bugün
yenile
    1. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "i̇çimizde biriken kalabalıkların sesleri, dışarıda tek başına kalanı susturduğunda yalnızlaşıyorsun."
    2. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "öyle bir can sıkıntısı ki, insana anlamsızlık duygusunu bir yaşama belirtisi olarak sevdiriyor. "biçim veremediğimiz şeylerin biçimini almak" yeni zamanın ruhu oluyor. giderek her şey bir kötülük kaynağına dönüşüyor."
    3. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      i̇çimden artık bişey gelmiyor sanırım. sanki ne yapsam ne söylesem boş. hayatım geçiyo ben kenardan izliyomuşum gibi elimden bişeyde gelmiyor daha nere kadar böyle sürer diye bekliyorum
    4. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      i̇çimden gelse ne olacak gerçekleşecek mi? benim hayatimi başkası yönlendiriyor sanki ben ne dersem diyeyim onun canı ne istiyorsa onu yapiyor. sanki daha da üzmek için uğraşıyor mutlu bi anımı görse nasıl bozabilirim diyor. ne bilim içimden bir şey gelse bile içimde ki izin vermiyor.
    5. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      nefretin ötesinde sinsice içerde büyüyen bir his, kalbi durmuş birinin hissettiği kalp sıkışması kadar gerçek ama bi o kadar sahte, minik öfke krizleri eşlik ediyor yanında ama anlamsızlar, boşlar
    6. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çok sakinim şu an. ama bu huzurlu bir sakinlik değil. bende bir şeyler var, biliyorum. pek iyi diye tanımlayamayacağım şeyler var. ne olduğunu bilmiyorum ama var. i̇nsanlar arada olur öyle diyorlar. bu ara çok fazla oldu ama, böyle aralarda da olur mu öyle? öyle bir haldeyim ki hiçbir şeye tepki veremiyorum. kırılmam gereken şeyler kırmıyor beni mesela. beklemem gereken şeyleri beklemiyorum. yarından bir beklentim yok, geleceğimle ilgili tek bir hayalim bile yok. önceden mezarına gitmek isterdim şimdi o bile önemsiz görünüyor gözüme. o kadar boş hissediyorum ki. ağlamıyorum bile, sevinmiyorum, hiçbir şey şaşırtmıyor beni. olan hiçbir şeyin önemi yok gözümde. dünya yıkılsa umrumda olmayacak gibi. zaten yıllar önce yıkıldığı için mi bu kadar kayıtsızım dünyaya? belki. tek bildiğim yorgunum ya, çok yorgunum. düşünmek için bile yorgunum, yemek yemek için yorgunum, nefes almak için yorgunum. çok ama çok yorgunum. ve dinlenebilmem imkansızmış gibi hissediyorum. sanki ne yaparsam yapayım geçmeyecek bu yorgunluk, hiçbir zaman geçmeyecek. bu ilk değil, evet. biliyorum çok düştüm bu hale ama bu farklı. çok korkuyorum son olacak diye, sonum olacak diye. ölmekten korkmuyorum, bunu kendim yapmaktan korkuyorum. tek isteğim bari bir kez olsun şu hayatımı mahvedecek bir karar almamak. ahh, ne kötü konuştum yine. neyse neyse. hep de kötü şeyler yok. ama tek iyi şey şu ki içimde fırtınalar koparken dışarıda yaprak kımıldamıyor. yine içimde yaşıyorum ne yaşıyorsam. yine kimseye açıklama yapmak zorunda kalmıyorum, yine kimseye benim için korkması için nedenler sunmuyorum. en azından sevdiklerimin omuzuna varlığıma olan nefretimin onlar üzerinde yaratacağı korkuyu yüklemiyorum. bu bana yeter sanırım şimdilik.
    7. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      arzularımızın her biri dünyayı yeniden yaratır, düşüncelerimizin her biri de yok eder.
    8. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      anlamsız bir acı, ufak bir filiz tanesinin kök salmakla toprağın üzerine çıkmak arasında kararsız kalması kadar anlamsız ve boş bir acı
    9. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çılgın zamanlarda yaşamak bize düştü; ölümün acımasızlığı her zamankinden beter, gidenler, gelenler, düşenler...
    10. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bugün o kadar kötü bir gün yaşadım ki gözümde hiç bir şeyin değeri kalmadı. ne arkadaşlığa ne sevgiye ne sevilmeye ne değer veremeye inancım kalmadı insanin kötü gününde destek olmayacaksa eşi dostu arkadaşı sevgilisi ne farkı var tanımadığımız diğer insanlardan benim icimden geçenleri bana en yakın olarak düşündüklerim degilde yüzlerce kilometrelik mesafede ki sizler okuyunca ne anlamı kalıyor en yakın olmanın. canından can koparken sana maneviyatini hissettirmeyen birinin ne gereği var benim hayatimda gelemese bile gelmemi ister misin? samimiyeti yoksa benim hayatimda bunca insanin ne gereği var? sorsan en yakinisindir nasıl sevdiklerini anlatırlar nasıl değer verdiklerini hani verilen değer hani sevgi? kimseye inancım da kalmadı güvenim de. dostun düşmanın hakkaten kötü gününde belli oluyormus.
    11. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      icinden gelen icinden gelen degil miii asıl olaaannnnn pek bilmedigin hic görmediğin ama senin olan (bayiliyorum bu sarkiya)
    12. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      simsiyah, o kadar siyah ki karanlık renginden utanmış yanakları al al olmuş. öfkeli, o kadar öfkeli ki şeytan kıskançlıktan cehennemi sele vurgun etmiş
    13. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bir sürü çıkış kapısı varken hiçbirisini görmediğin bi ruh hali içerisinde geçti ömrün. şimdi de sen çıkmak istiyorsun açık kapı yok.
    14. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      kaybolmaya alışmışken alıştığı gerçekten kaçmaya çabalayan birisi kadar anlamsız
      0seviyorum seni eksi atan insan saolasın - delinin_defteriii 14.12.2019 01:27:26 |#3769492
    15. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Son zamanlarda çevremdeki herkes ya evleniyor ya da yeni bir ilişkiye başlıyor. Benim için güzel bi şey bu, çünkü ilişkileri izlemeyi gözlemlemeyi seviyorum. Kendi içimde artılar eksiler oluşturuyorum. Kişileri değerlendirmek değil de farklı dinamiklerdeki ilişkilerde tarafların davranışlarının sebep ve sonuçlarını bazen bir düğüm çözer gibi çözmeye çalışıyorum. Etrafımda görücü usulü tanışıp evliliğe gidenler de oldu birbirini sevip olmazlara rağmen evlenenler de. Baktığım zaman iki şekilde de mutlu olanlar oldu ama sonuç mutluluk olsa da mutluluğu getiren süreçlerde bazı farklılıklar görüyorum. Mesela “içinden gelmek” Çok basit bir örnekle ilişkilerden birinde taraflardan biri örneğin bir saat beğeniyor ve bunu almak istediğini belirtip alıyor/aldırıyor, diğerinde bir taraf diğerinin o saati beğendiğini bildiği için ortada bir talep yokken bile sırf istediği şeye karşısındaki sahip olsun diye içinden geldiği için alıyor. Her iki taraf her iki şekilde de mutlu olabiliyor ama benim için ikincisi çok daha kıymetli geliyor. Mesela bir erkek bir kızı gerçekten sevince her şeyi gönlünce yapıyor, kızın mutluluğuyla bile mutlu olabiliyor ve bu kendisine de ilişkilerine de bariz bi şekilde yansıyor. Bir başka ilişkide erkek yine yapıyor belki ama kız bunu istiyor diye yapıyor bir talep uğruna. Hani birinde çıkarsız pür pak bir sevgi varken diğerinde aman sorun çıkmasın nasıl isterse öyle olsun der gibi geliyor. Bana en azından böyle geliyor ve ben gözlemlediğim ilişkilerde bunun ayrımını yapıyorum. Örneği erkekler üzerinden verdim ama kızlar için de geçerli bu. Belki ikisi de doğrudur bilmiyorum ama bir şeyin gerçekten içinden geldiği için yapılmasını daha güzel daha kıymetli buluyorum. Umarım hayatıma girecek insan içinden gelmeyen hiçbir şeyi yapmaz şayet aksi benim için bir aldatmacadır ve bu tür bir ilişkide olduğumu fark edersem çok üzülürüm. Sırf bu yüzden bazı şeylere daha az “asla” demeye alıştım. Bir şeye asla yapmam diyemiyorum çünkü sevdiğim insanı mutlu edecek hiçbir şey benim için “asla” gelmiyor. Tabi bunun da bir dengesi olması gerekiyor. Sırf seviyorum diye sevgimin benliğimi alt etmesini de doğru bulamıyorum. Dönüşebilir ama değişemez, değişmesin.
    16. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      son zamanlarda daha çok yapmaya çalıştığım şeydir.Ve hatta o an en saçma bir şey olsa bile yapmaya çalışırım yeri gelir içimden geliyor diye yürüdüğüm sokağı bile değiştiriyorum hiçbir şey içime ukte kalsın istemiyorum maalesef.